14 Mart 2010 Pazar

REC 2

    

          İlk filmi izledikten sonra sırtımda oluşan çürüğün farkında olmadan şunu söylemiştim : "Hayatımda izlediğim en iyi gerilim filmi bu!"
          Evet herkese çıldırmış gibi tavsiye etmekteydim, çünkü fazla etkilenmiştim. Kapıların arkasından birşey çıkacak diye korkmuyordum film bittiğinde nasıl oluyorsa fakat gerçekten farklı şekilde beğenimi kazanmıştı. Gördüğüm bazı apartman boşlukları ve merdiven gibi yapıları oradaki apartmanın içine benzetebiliyorum zaman zaman ama olsun, gerçekliğine inanmasam da kanıma işledi, taptım bu İspanyol yapımına...
          Hala içimden bir ses satırlarca "bu filmi izleyin defalarca" yazabilecek kapasiteye sahip olduğumu söylüyor, ama yorgunum, şimdi olmaz o. Kuşkusuz ilk filmde en sevdiğim karakter itfaiyecilerin şefi olan Manu. Bir de başroldeki kızı sevdim filmin sonlarına doğru, korktukça, durumun ciddiyetini farkettikçe daha mı renk geldi yüzüne bilmiyorum nedenini ama başında antipatik birşeydi, selam olsun sevgili Angela Vidal'e...
          Sırtımdaki çürüğün nedenini merak ediyorsanız eğer tavan arasındaki sahneye tamamen odaklanmış olun, siz küçük bir çürükle sıyrılamayabilirsiniz işin içinden, benden söylemesi. Yerde, kanepeye yaslanmış, aynı zamanda kilitlenmiş şekilde izliyordum filmi, nasıl sıçradıysam o mor renk 3 hafta boyunca tenimin rengine el koydu. Son olarak Rec'i asıl dilinde izlemenizi öneriyorum, dublaja ihtiyaç olduğunu sanmıyorum, çünkü filmin İspanyolca olması, varolan geriliminizi iki katına yükseltiyor. Ayrıca şunu söylemeden geçemeyeceğim, biz Türkler gerçekten garip varlıklarız, bu filmin adını nasıl 'Ölüm Çığlığı' olarak çevirebilir insan işin içinden ne kadar düşünsem de çıkamadım...

          Her neyse, fazla uzatmaya gerek yok, iki filmi de mutlaka izleyin, üçüncü film de kesinlikle yoldadır bana göre, pişman olmayacaksınız, iyi seyirler...

ya da geçmiş olsun...